Özet: Üriner
inkontinans, dünyada ve ülkemizde kadınların erkeklerden daha çok yaşadığı,
yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen, tıbbi olduğu kadar sosyal bir
problemdir. Yaşamı tehdit eden bir sorun olmasa da devamlı istemsiz miksiyon ve
irritasyona bağlı rahatsızlık, bireye sıkıntı vermektedir. Ayrıca inkontinans
utanma, kirlilik ve yetersizlik duygusu hissettiren bir durum olduğundan toplum
tarafından damgalanma korkusu nedeniyle
semptomları inkâr duygusu ön planda olabilir. Bu inkar duygusu kadınlarda
üriner inkontinans tedavisine başlamada ve sürdürmede isteksizliğe, sosyal
izolasyona ve utanma duygusu yaşamaya neden olmaktadır. İnkontinanslı bireydeki
idrar kokusunu başka bir kişinin algılaması, kişinin durumunu idare etmedeki
başarısızlığı şeklinde toplumsal yargılara yol açmaktadır. Damgalanma algısı,
ruhsal nedenlerle kendini toplumdan soyutlamaya ve davranışsal kaçınmaya, toplumsal ilişkilerde arkadaş edinme ve
sürdürmede güçlüklere, hastaların daha az sosyal destek almalarına neden olarak
iyileşme süreçlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Damgalamanın önlenebilmesi için
toplumsal bilinci artırmak gerekmektedir. Ebelerin kadınlara daha yakın
olmaları ve toplum içinde her düzey sağlık kuruluşunda görev yapmalarından
dolayı kadınlar sağlık sorunlarını ebelerle daha fazla paylaşabilmektedir.
Öncelikle ebeler inkontinansta yaşanan semptomların farkında olmalı, tanı
konulduğunda hastalığın yaşam kalitesi üzerindeki etkisine karşı duyarlı olmalı,
durumun sosyal ve emosyonel boyutunu göz ardı etmemeli ve hastasına bütüncül yaklaşım
içerisinde bakım vermelidir.
Bu
bağlamda bu derlemenin amacı üriner inkontinansın kadının yaşamı üzerindeki
olumsuz etkisine ve özellikle sosyal damgalanmaya dikkatleri çekerek sağlık
çalışanlarının özellikle ebelerin inkontinansta damgalanmaya ilişkin farkındalıklarını
geliştirmektir.
Abstract: Urinary
incontinence is not only medical but also a social problem which is more common
between women than men throughout the world and in our country and it affects
negatively the life quality. Even though it is not a life threatening problem,
the disease which is connected with continuous involuntary micturition and
irritation distresses the individual. Incontinence disturbance, as it gives the
feeling of contamination and inadequacy, on the ground of fear of stigmatized
by society, denial of symptoms can be at the forefront. This denial sense of
symptoms caused disinclination in the initiation of incontinence therapy and to
maintain the therapy, social isolation and sense of shame. The perception of
the smell of urine of the person who suffers from incontinence by another
person, evokes the social judgement in the way of failure of looking after
herself. Perception of stigmatization influences the processes of healing by
causing social environment to abstraction and behavioral avoidance,
difficulties in making and maintaining friends in social relations, and less
social support. To prevent stigmatize, it is necessary to increase social
consciousness. As midwives make women feel closer and carry out a duty in all
types of healthcare organizations, women can share their problems more with
midwives. Firstly, the midwives should be aware of the incontience symptoms, be
sensitive to influence on the life quality of disease when they make a
diagnosis and they should pay sufficient attention to social and emotional aspects
and carry out maintenance to the patience within the holistic care
understanding.
In this regard, the purpose of this compilation
is to attract attention to the negative influence of urinary incontience on
woman’s life and especially social stigmatize so that improve the awareness of
healthcare professionals specially the midwives regarding stigmatize in
incontience.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Health Care Administration |
Journal Section | Review |
Authors | |
Publication Date | September 1, 2019 |
Published in Issue | Year 2019Volume: 4 Issue: 2 |